El – Mütekebbir

mutekebbir

El-Mutekebbir: Sonsuz büyüklük ve azamet sahibi. Mahlukâta ait sıfatlardan münezzeh (yüce, uzak) demektir.

“O Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. Melik’tir; Kuddûs’tur; Selam’dır; Mü’min’dir; Müheymin’dir; Aziz’dir; her şeye galiptir. Cebbar’dır; Mütekebbir’dir; Azamet ve ululuk sahibidir. Allah, (müşriklerin) kendisine ortak koştuklarından çok yücedir.” (Haşir Suresi, 23)

İnsanlar için kibir, şeytani ve ruhsal bir hastalıktır ve sonu küfre götürüp cehenneme düşmeye sebep olur. Şeytan, Âdeme secde ile emredildiği zaman, emre itaat etmesi gerekirken, üstünlük duygusuna kapılıp asi oldu ve secde etmedi. Bu da onun ebediyyen Allah’tan mahrumiyetine ve neticede cehenneme düşmesine yol açtı, rahmetten kovuldu. O saate kadar iblis idi ama artık recmedi-lip taşlandı ve kovulduğu için o saatten sonra şeytan oldu.

“Hani biz meleklere (ve cinlere): Âdem’e secde edin, demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu “(Bakara, 2:34)

Bir başka ayette ise ortak koşmadan iman ve ibadet etmeye ve akraba ve yakınları koruyup gözetmeye, iyilik etmeye teşvik ediyor, işte bu güzel davranışları yapmaya yanaşmayanlara da kibirli ve Allah’ın sevmediği kişiler olarak bakıyor:

“Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.”(Nisa, 4:36)

Kibirlenenlerin sonu her halükarda kötü olacaktır, işte uyarıcı ayet:

“Mesih (Hz. İsa), hiç bir zaman Allah’ın bir kulu olmaktan çekinmez. Mukarreb Melekler (Allah’a yakın melekler) de çekinmezler. Kim Allah’a kulluktan, ona ibadetten çekinir ve büyüklenirse, bilsin ki, o, kıyamette hepsini huzurunda toplayacaktır.”(Nisa, 4:172)

Kısacası, kibir veya büyüklenme hakkına sahip olan tek varlık, her şeyi yaratan ve hükmeden, her şeyin sahibi olan Allah’tır. Malın mülkün gerçek sahibi olan odur. İnsanların gücü, kuvveti, iktidarı, malı ve serveti hep Onun vermesi iledir ve mecazidir. Bu gün sende olan yarın başkasındadır.

Keza bu gün güzel olan, şayet güzelliğini iyi kullanıp ebedileştirme yoluna gitmemişse, yani dine ve güzel ahlaka yatırım yapmamışsa yarın kırışıp buruşarak çirkinleşir, yüzüne bakılmaz hale gelir ve çevresi tarafından bile itilip kakılan biri haline gelir. Bu nedenle kimsenin gururlanıp kibirlenmeye, kendisinden aşağıda saydıklarını aşağılamaya ve hor görmeye hakkı yoktur. Atalarımız, “servetine güvenme bir kıvılcım, güzelliğine güvenme bir sivilce yeter” demişlerdir. Doğrudur. Bir kıvılcım, insanın bütün varlığını yakıp kül edebileceği gibi, bir sivilce de güzelliğin merkezi olan yüzü mahveder.

Bu nedenle, kendisine hiçbir şeyin zarar vermediği yüce Allah’tan başka hiçbir kimsenin büyüklenmeye ve büyük görünmeye hakkı yoktur. Zaten varlıkların büyüklüğü de gücü kuvveti, sağlığı ve serveti de mecazidir. Gerçek büyüklük, tevazu iledir ve zatında manen büyük olanlar, tevazu gösterirler. Büyüklenenler ise zatında yani aslında küçük kimselerdir ve büyük görünmek için büyüklük taslarlar, kibirlenirler.

İnsanlardaki kibir bir hastalığın neticesidir. Bu hastalığın merkezi kalptir ve tedavisi tevazudur, kişinin haddini bilmesidir. Buna rağmen büyüklük taslayıp insanları hakir görenlerin sonu hiç de iyi olmaz. Çünkü yüce Allah;

İbnu Abbâs (r.a) anlatıyor: “Resülullah (s.a.v) buyurdular ki: “Allah Teâlâ hazretleri buyurdular ki: “Büyüklük benim ridamdır, azamet de benim izarımdır. Kim, bunlardan birinde benimle iddialaşmaya kalkarsa, onu cehenneme atarım.” [(Müslim, Birr 136; Ebu Dâvud, Libas 29, (4090); Kütüb-ü Sitte, 7234. H.)]

Ebu Saidi’l-Hudri (r.a) anlatıyor: “Resülullah (s.a.v) buyurdular ki: “Kim Allah Teâlâ hazretlerinin rızası için bir derece tevazu izhar eder (alçak gönüllü) olursa, Allah, onu bu sebeple, bir derece yükseltir. Kim de Allah’a bir derece kibirde bulunursa, Allah da onu bu sebeple bir derece alçaltır, böylece onu esfel-i safilîne (aşağıların aşağısına) atar.” (Kütüb-ü Sitte, 7235. Hadis) Hz. Enes (r.a) anlatıyor: “Medine ehlinden bir cariye bile Resülullah (s.a.v)’in elinden tutardı ve Rasülullah elini onun elinden çekmezdi de, cariye ihtiyacı için, O’nu Medine’nin istediği semtine çeker götürürdü.

(Resülullah tevazu gösterir, itiraz etmezdi).” (Kütüb-ü Sitte, 7236. Hadis)

Yukarıdaki hadiste geçen rida, üste alınan kaftan gibi bir örtü, izar da belden aşağıya bağlanan çarşaf gibi genişçe bir giysidir. Bununla yüce Allah temsili olarak büyüklük ve yüceliğini ifade etmiştir. Bunları almaya kalkmak adeta yüce Allah’ı soymaya kalkmak gibidir ki, Allah (c.c), bu haksız davranışı cezasız bırakmayacağını haber veriyor. Hatta bu konuya dair bir hadiste, kalbinde hardal tanesi kadar dahi kibir bulunanın cennete giremeyeceği belirtiliyor.

Câbir İbnu Atik (r.a) anlatıyor: “Resülullah (s.a.v) buyurdular ki: “Kıskançlıktan bir nevi var ki Allah sever; bir kısmı da var ki Allah onu sevmez. Allah’ın sevdiği kıskançlık, kişinin (mehariminden haram kılınmış bir fiil görmesi ile) şüphe halinde duyduğu kıskançlıktır. Allah’ın sevmediği kıskançlık, şüphe olmadan kıskançlık duymasıdır.Aynı şekilde bir kısım gurur vardır ki Allah hoşlanmaz, bir kısmı da var, Allah hoşlanır. Allah Teâlâ’nın sevdiği gurur, kişinin savaş sırasında ve sadaka verme esnasında nefsine güvenerek duyduğu gururdur. Allah’ın buğz edip sevmediği gurur ise, taşkınlık ve övünme sırasında duyduğu gururdur.” [Ebu Dâvud, Cihâd 114, (2659); Nesâî, Zekât 66, (5,78).]

Bu Allah’ın katında Cenab-ı Hakkın heybet örtüsü üzerine yazılmış azametli bir addır. Bu adın hizmet meleğinin adı (Hatyâil)dir. Buyruğu altında (4) büyük komutan, ve her komutanın emrinde de 663 er melek bulunmaktadır. Bu 663 melekten her biri de ayrıca, güneş kadar parlak ve beyaz elbiseler giyinmiş 663’er meleğe komuta etmektedirler.

“El Mütekebbir” adını devamlı olarak anan bir kula, bu adın büyük meleği “Hatyail” gelerek, ihtiyacını sorar ve hemen yerine getirir.

İnsanlar, Cenab-ı Hakkın bu büyük nimetinin kıymetini bilmeli ve ona göre şükrünü eda etmelidir. Çünkü Allah, kullarından hiçbir nimetini esirgememiş, onlar için her türlü mutluluk yolunu açık bırakmıştır.

Ancak bir dilekte bulunan kimseler, adlara ait olan duaları da okumayı ihmal etmemelidir.

Duanın okunuşu:

“Allahümme ente El Mütekebbirül kebir, El muhit ilmühü, kad evcedtel eşyae ve ihtera’te sudûreha bade bastıl esmâe, ve entel Cami ü li hakaikaha fi zahiril ardi ve-ssemâi, Es elüke Allahümme bi halâillü niâmeke ve letâifü keremike ve esrarü hakıke bi vesitati cereyanü kalemike, entel kebir alel itlak, el mavsuf bi halailiil ahlakı ve müna’ami bil atıyyetii sermediyye-til ezelliyeti vel menaihiil seviyyeti, fi yevmil telaki. Ente ekberü min külli kebirin ve cailül Melaiketi rüsülen li külli nebiyy-in ve nezir. El müstevli alel arşi-llezi kane alel mai… Eselüke bi kafi fevkıyyetüke ve hal ihtatüke el müsakkatat fi avalimi sıfatike ve esmaike, en tec’alni fârigân min külli şey in sivâke, mütevakkıfen duneke vema leyse fihi ridake vabsit vücudi fi mamil hadiri ve eyyidni bil bahai vennuri, inneke nasirü küllü şeyin ya mütekebbir…”

Allah Teala’nın bu yüce adını, bir kentin çevreleyen sur duvarlarına veya kale burçlarına yahut evinin çevre ve bahçe duvarlarına 94 defa yazan kimseler, o yerler dıştan ve düşmandan hiç bir tehlike ve zarar gelmeyeceklerine emin olmalıdırlar. Bu mekanlar her türlü afetlerden de sakınılmış olur. Bu adı Merih yıldızının şerefli bir saatinde üçgen biçimindeki bir mühüre kazıtıp, bu mühürü üzerinde taşıyan bir kimse, inatçı ve söze kanmayan insanlar, o kimsenin karşısında çok uysal olurlar. Her şeye boyun eğerler. Bu adın sayıca kıymeti 662’dir. Bu sayı çiftin çifti ve eksik tek sayıdır. Parçaları 449’dur. Bu sayıda Allah’ın yüce adlarından ikisi olan (Hakem-Halık) adlarının işaretidir. Beşli vıfkı aşağıdadır.

mutekebbir_vefk1

El-Mutekebbir isminin Ebced değeri (662); zikir saati Müşteri, Perşembe’dir. Sabah güneş doğarken ve yaklaşık ikindi namazı sonrası okunması uygundur.

  1. Bu ismin zikrine devam eden kimse, adli ve idari üst makamlardan ne dilerse reddolmaz. Ancak haklı olması şartıyla. Zaten bu tür şeyleri kötülük için kullananlar ve haksızlık yaparak kazanç temini için kullanmaya kalkanlar, mutlaka cezasızını çekecekleri gibi, büyük vebal altına da girmiş olurlar.
  2. Bu miktarda zikre devam eden kimse, her türlü etkili ve yetkili kimseyi, ister devlet başkanı olsun, ister bakan, isterse diğer yetkililer ve büyük zenginler olsun, Allah’ın izniyle herkesi etkisi altına alabilir.
  3. Bu ismin zikrine belirtilen miktarda vird edinip devam eden kimse, Yüce Allah’ın izniyle yüceliklere erer.
  4. El-Mutekebbir isminin zikrine her gün sabah namazının ardından 664 defa okuyarak devam eden kimseye, zalim ve zorbalar itaat eder, sözü, sohbeti etkili hale gelir.
  5. Bu ismi, üç köşeli bir gümüş yüzük üzerine kazıyıp parmağında taşıyan kimse, hangi zalim ve zorbanın yanına girse, onun yanında küçülür ve emrine itaat eder hale gelir.
  6. Bu ismi 101 defa bir kâğıda yazıp başında taşıyan kimsenin yüce Allah, kadir ve kıymetini artırır, itibar ve rütbesini yükseltir.
  7. Bu ismi zikredenlerin görünüşlerinde heybet, maişet ve geçimlerinde bereket hâsıl olur.

Diğer Esmaül Hüsna Açıklamaları

El – Müzill

El – Muğni

El – Muktedir

El – Müheymin

error: emeğe saygı lütfen !!