El – Adl

adl

EL-ADL: Hakkı ve gerçeği bilerek doğru hüküm veren, zulmetmeyen. Sınırsız, sonsuz adalet sahibi. Allah mutlak âdildir; zulmü ve zalimi sevmez.

Bu konudaki ayetlerden bazıları şunlardır:

“Ey iman edenler, adil şahitler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.” (Maide, 5:8) “Her insan-grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ eline verilirse, onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar, bir’hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar’ bile haksızlığa uğratılmazlar.”(İsra, 17:71).

İmam, önder, rehber, başkan, reis, halife, padişah vs. gibi idareci ve sevk edici durumunda olan kimselere denir. Kıyamet gününde de işte insanlar kendilerini sevk ve idare eden bu başları, imamları ile birlikte hesap yerine getirilecekler. İşte orada inceden inceye hesaplaşılacak. Herkes şikayetini veya memnuniyetini ifade edecek. Kendilerine haksızlık yapılmış olanlar, haksızlık yapanlardan haklarını

alacaklar. Bu da bu dünyada geçerli olan şeylerden değil de orada geçerli olanlardan yani sevap veya günah veya ona denk bir karşılık olarak ödenmek durumunda kalınacaktır.

insanlar veya hayvanlar arasında hükmederken, onlara ait en ince ayrıntıları, niyetleri ve davranışları bilen yalnız Allah’tır. Evrende yaşaması veya ölmesi için hükmetmesi gereken hususlarda da öyle.

Herkese ve her şeye adaleti şamil olan, hiçbir şeyi atlamayan, hiçbir ayrıntıyı unutmayan yine Allah’tır.

“Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahitler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.”(Nisa, 4:135)

işte, bu nedenle kulları arasında göze hoş görünmeyen durumlardan veya aklımıza yatmayan hususlardan dolayı, onun adaleti hakkında şüpheye düşmek yersizdir. Çünkü bizim bu, iç yüzünü bilmediğimiz ve anlamadığımız birtakım nedenlerden dolayı böyle olmuştur. Körlük, topallık, sağırlık, dilsizlik veya fakirlik zenginlik gibi.. Keza güzellik ve sağlık, hastalık gibi olaylar da öyle.. Zaten insanların, Allah’a bir dilekçe ile dünyaya gelme veya yaşam biçimi İsteme karşılığında da ona bir şey verme gibi bir durumları söz konusu olmadığı için, kimsenin Onu adaletsizlikle itham etmeye hakları yoktur. Varlığımız tamamen onun hibesidir. Sağlığımız, servetimiz de öyle.. O kime ne verdiyse bilerek vermiş, vermediyse de yine bilerek vermemiştir. Verdikleri için mi hayırlı, vermedikleri için mi hayırlı, onu bilemeyiz. Bu dünya gelip geçici olduğu için neticelerin tamamını görme şansımız yok. Dolayısıyla karar vermek

de güç. Öbür dünyada ise bunlar ortaya çıkıp netleşecek. O zaman belki kendilerine dünya nimetleri verilenler pişman, verilmeyenler de mutlu olup, “iyi ki de verilmemiş” diyecekler.. Ama ne verilme, ne de verilmeme konusunda bir adaletsizlik söz konusu değildir. Çünkü mülkün gerçek sahibi O’dur; dilediğine dilediği kadar verir; dilmediğine de vermez. Kimse ona hesap soramaz.

Bu adın harfleri arasında da Hak Teâlâ’nın azametli adının harflerinden bir harf vardır. Bu adın hizmet meleği (Hamyail) dir. Bu meleğinin sadece 3 yardımcısı vardır. Bu hiç büyük meleğin emrinde de 104 er melek bulunmakta ve bu 104 er meleğin her biri de yine 104 er meleğe komuta etmektedir. Bu melekler kanatlarını açmış olarak adaletli hükümdarlarını korumaktadırlar.

Bu adı çokça anan kimsenin halvetine bu adın meleği olan Hz. Hamyail iner ve çağıranın dileğini yerine getirir. Eğer bu kimse, nefsine hakim olarak, o güne kadar devam ettirdiği ibadet tarzını sürdürürse, bu melek o zaman kendisine, başkalarının nefislerini İılah etmeleri için gerekli bilgileri verir.

Duanın okunuşu:

“Allahümme entel adlü fi halkıke, vel münci men teşaü bi fazlike, vel Mu ti, vel Maniu, ve-ddarrü, vel Nafiü, vel Hafidü, vel Rafiii, Münibün bi fazlike ve hakimün bi adlike, fela müakıbün li emrike, vela radden li hükmike, ente Rabbül Erba-bi ve Malikül Rikabi, ve adilün fi hükmike ve halkıke, ta’ti ve temnaü ve tedurru ve tendau ve terfau, ve tabsuru ve tesmaü, bi yedike mekalidel umuri vel hayri ve-şşürruri, Rahimü-rrühamai, Rabbül arkzı ve-ssemai, leyse leke fi mülkike şerikün vela vezirün vela nasirün ve ente ala küllü şey’in ka-dirün, ni’mel Mevla ve ni’mel naşir. Rabbi Es’elüke ilmen nafi-an yenfauni ve rizkan vasian yesaani ve nuran tünevver bihi masabiha kalbi, fe ena abdüke-zzaifü el fani ve entel Baki, ta’lemü ma fi nefsi, Rabbi zidni limen ve amelen ve tekabbel minni ma icterahtehü fi hala ve mela ve leyle ve ğadven ve ib-karan, verham zilli vefakati, vebsut keffi beyne yedeykefe ente melazüllaizin ve cabirü kulübü-ddüafai vel mesakine, la melc-ee minke illa ileyke vela etevekkelü illa aleyke, İlahi şeddüdni ve sebbit kademeyye ala taatike hatta la ezi-llü ani-ssirat ve nevvir kalbi bi marifetüke ve eşgılni bitilaveti kitabüke, ve Bassırni kema bassarte evliyaüke hatta enâlü ma nalühü min derecil kemali ve-rrıf ati vel cemali, fe ente rabbül kadim el roifdalü zül adli vel kemali. Ya Adlün! Entel hakemül adlül adilü yevme-nnüşüri, ve ente-ttevvabü ala men tabe, ve kaşifü zulmetil hicabi ta’Iemü hainetel ayüni, vema tahfi-ssudur. Ve ente ala küllü şey’in kaderünü. İleyke, tüdfaül ümür, ve bike düdfaü-şşürur… Allahümme İnni es’elüke sirran min sırike min emrike ve nuran min nürike ve tevelleni-ssırra bu makdürike ve heb liye min kayyumiyyetüke nasran entasirü bihi ala men zalemeni ve Es’elüke tevfikan minke yukızü gafili hatta ya’lemü cahili ve tüvazzah ileyke tariki ve yekünü fi-rrecatü re-ficatü refiki, minke içtihadı ve aleyke itimadi ve ileyke cermii ve beyne yedeyke masrai, ta’Iemü hakikatü emri ve meknunü sırri, tealeyte an samatil muhaddisati ve tenezzehte amil ne-kaisi vel zillati… İlahi Es’elüke tevbeten temhaku biha zilli ve tukbel biha ameli ve taslüh zahiri, fe ente nurül envari, ve kaşifül esrari ve külle şey in indeke bi miktarin ya zel Celali vel ikram…”

Cenabı Hakk’ın bu yüce adı her zaman övülmeğe değer bir gizlilik belirten adıdır. Hakla adalet dağıtan bir hâkim vereceği kararlar sırasında, bu adı andığı takdirde kararları Hak ve adalete uygun düşer.

(Abdülmümin) isimli kimseler için bu adın büyük yararları ve yardımları olur. Bu adın sayı kıymeti 104’tür. Bu sayının dördü, yani 4 rakamı mülkün devamına ve gelişmesine delalet eder. Ayrıca devletler arasındaki anlaşmazlıklar, birbirlerine yaptıkları zulümde yine bu ad sayesinde azalmış olur.

Bu sayı çiftin çifti olup, bir tek sayısı fazladır. Parçalarının sayısı da 106’dır ki, Hak Teâla’nın (Münci-Vafi) olan iki yüce adının işaretidir. Çünkü vefalı kimseler kendilerini bağlı olan insanları daha adaletli olarak yönetirler. Bu suretle de kendilerini eleştirmeden ve sitemden korudukları gibi, maiyyetlerini de zulümden korumuş olurlar.

Hz. Davud Peygambere, Hak Teâla şöyle buyurmuştu;

-“Ey Davut! Biz seni dünyaya vekilimiz olarak gönderdik, insanlar arasında hükmünü adalet ve gerçeğe dayanarak yürüt ve sakın kendi nefsinin havasanı izleme çünkü o zaman Allah’ın doğru yolundan sapmış olursun.”

Güzel bir örnek verelim;

Hz. Ömer (ra) bir mecliste bulunurken, altına bir minder verilip, Hz. Ömer;

“-Adaletle hüküm verecek bir kimseye, bu davranışınız adaletsizliğin başlangıcıdır. Çünkü hüküm ve adalet verecek bir makamda bulunan birinin, başka biri hakkında vereceği hüküm ve kararında nefsinin etkisi olmamalıdır. Hiç bir kimseyi, diğer bir kimseden üstün tutmamalıdır. İnsanlar Hak ve adalet önünde eşit olmazlarsa o takdirde, o makamdan adalet değil, haksızlık ve zulüm doğmuş olur.

Bu adın vıfkı şudur;

adil_vefk

EL-ADL ismin zikri (104) adet, zikir saati Güneş, günü Pazar.Sabah güneş doğarken ve ikindi sonrası.

1. Bu ismin zikrine usulüne göre devam eden kimse, iş ve davranışlarında adil olur, hiç kimseye zulmedemez, nefsini fitne ve fesattan kurtarır. Kötü huyları iyi huylara dönüşür; güzel ahlâk sahibi olur.

2. Cuma gecesi 20 lokma üzerine yazıp yerse, insanların, cinlerin ve bütün mahlukatın hürmet ve saygısını kazanır.

3. Hakimler bu ismi her gün (104) defa okuyarak zikrine devam ederlerse, Cenab-ı Hak, onları zulümden korur, isabetli kararlar ilham eder; davalı, davacı ve şahitler, doğrudan başka bir şey söyleyemez, hakkı gizleyemezler.

4. Başkalarında hakkı olup da alamayanlar, üç gün riyazetle oruç tutup geceleri (10816) defa, “Yâ Adi” diye zikredip, sonunda:

“Ey adil-i mutlak olan Allah’ım! Bu simin hürmetine hakkımı falan kimseden alıvermeni istiyorum…” diye dua ederse, Allah o zalim ve zorba hak yiyici kimseyi, dua eden kimsenin hakkını vermeye mecbur eder; yine de vermezse başka türlü cezasını çektirir.

Diğer Esmaül Hüsna Açıklamaları

El – Ahir

El – Aziz

El – Azim

El – Aliyy

error: emeğe saygı lütfen !!