Esma'ül Hüsna ile ilgili en detaylı bilgi kaynağı…
Sureyi Dinle[Surenin yüklenmesi için lütfen bir kaç saniye bekleyin.]
Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla
1- De ki: «Şüphesiz bana, cinlerden bir grubun (Kur’an) dinleyip de «Doğrusu biz, hayrete düşüren bir Kur’an dinledik» dedikleri, vahyedildi.»
2- (O cinler dediler ki:) «O (Kur’an), kemale hidayet eder. Bu yüzden biz ona iman ettik. Bundan böyle Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız.»
3- «Elbette, bizim Rabbimizin şanı yücedir. O, ne eş edinmiştir, ne de bir çocuk!»
4- «Doğrusu şu bizim beyinsizimiz, Allah’a karşı haddi olmayan bir sürü saçma şeyler söylemiş.»
(Burada cinler aralarındaki aptallardan işittikleri Allah’ın ortağı olduğu, eşi ve çocukları olduğu yolundaki asılsız iddialardan söz ediyorlar. Onlar dinledikleri Kur’an’ın ışığı altında bu tür sözlerin saçma olduğunu kesinlikle anlamışlardır. Öyleyse bu tür sözleri söylemiş olanlar bilgiden ve akıldan yoksun aptallardır. Peki, vaktiyle bu beyinsizlerin bu tür sözlerini niçin onaylamışlardı? Çünkü insan olsun, cin olsun, hiç kimsenin yüce Allah hakkında yalan söyleyebileceği akıllarının ucundan geçmiyordu. Başka bir deyimle onlara göre bir kimsenin Allah hakkında yalan konuşma cüretini göstermesi son derece müthiş ve ağır bir suçtu. Bu yüzden aralarındaki aptallar onlara «Allah’ın eşi, çocukları ve ortakları var» deyince bu sözlere inanmışlardı. Çünkü o beyinsizlerin Allah’a iftira edebileceklerini düşünemiyorlardı.)
5- «Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah’a karşı asla yalan söylemeyeceklerini sanmıştık.»
6- «Birtakım insanlar birtakım cinlere sığınırlar ve cinler de onların sapıklıklarını arttırır durur.»
7- «Ve onlar (insanlar), sizin (cinlerin) sandığınız gibi Allah’ın hiç kimseyi kesin olarak diriltmeyeceğini sanmışlardır.»
8- «Doğrusu biz göğü yokladık; fakat onu, güçlü koruyucular ve akanyıldızlarla doldurulmuş bulduk.»
9- «Oysa gerçekten biz, dinlemek için onun (göklerin) oturma yerlerinde otururduk. Ama şimdi kim dinleyecek olsa, (hemen) kendisini izleyen bir akanyıldız bulur.»
10- «Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa Rableri kendileri için bir hayır mı diledi?»
11- «Şüphesiz bizden salih olanlar da vardır ve bizden böyle (salih) olmayanlar da. Biz, türlü türlü yollara ayrılmışız.»
12- «Biz şüphesiz, Allah’ı yeryüzünde asla aciz bırakamayacağımızı, kaçmak suretiyle de onu hiç bir şekilde aciz kılamayacağımızı anladık.»
13- «Elbette biz, o hidayeti (Kur’an’ı) işitince, ona iman ettik. Artık kim Rabbine iman ederse, o ne (ecrinin) eksileceğinden korkar ve ne de haksızlığa uğrayacağından.»
14- «Ve elbette bizden Müslüman olanlar da var, hak yoldan sapanlar da. İşte (Allah’a) teslim olanlar, gerçekte kemali arayan kimselerdir.»
15- Hak yoldan sapanlar ise, onlar da cehennem için odun olmuşlardır.
16- Eğer onlar (insanlar ve cinler hak) yol üzerinde dosdoğru bir istikamet tuttursalardı, mutlaka biz onları bol miktarda su ile suvarırdık.
(Burada suyun sağanak halde olması, nimetlerin bolluğuna kinaye olarak kullanılmıştır. Çünkü belirli bir yere yerleşmek orada su varsa olur. Eğer su olmazsa zaten hayat devam edemez, hiçbir temel ihtiyaç kolayca elde edilemez ve herhangi bir işlem gerçekleşemez.)
17- Onları bu hususta imtihan edelim (diye bol miktarda su ile suvarırdık). Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, (Allah,) onu şiddetli bir azaba sürükler.
18- Şüphesiz mescitler, Allah’a aittir. Öyleyse, Allah ile beraber başka hiçbir şeye yakarmayın.
(Ehl-i Beyt rivayetlerine göre «mescitler» ifadesinden maksat; secde halinde yere temas eden yedi organdır. Bu yorum esasınca ayetin manası şudur: «İnsanın bütün organlarını Allah yaratmıştır. O halde insan asla bu organlar ile Allah’tan başkasına secde etmemelidir»)
19- Allah’ın kulu (Muhammed), Rabbine yakarmaya durunca, müşrikler (alay etmek için) toplanıp doluşurlardı.
20- De ki: «Ben gerçekten yalnızca Rabbime yakarıyorum ve O’na hiç kimseyi (ve hiç bir şeyi) ortak koşmuyorum.»
21- De ki: «Doğrusu ben, sizin için ne bir zarar ve ne de bir yarar sağlayabilirim.»
22- De ki: «Muhakkak beni Allah’tan (gelebilecek bir azaba karşı) hiç kimse asla barındıramaz ve O’nun dışında asla bir sığınak da bulamam.»
23- «Yalnızca Allah’tan (gelen hükümleri) tebliğ etmek ve mesajlarını iletmek dışında (bir sığınak bulamam). Kim Allah’a ve O’nun Resulüne isyan ederse, içinde sonsuz ve temelli kalacakları cehennem ateşi vardır.
24- Sonunda onlar, kendilerine vaat edileni gördükleri zaman, yardımcı olmak bakımından kim daha zayıfmış ve sayı bakımından kim daha azmış artık öğrenmiş olacaklardır.
25- De ki: «Size vaat edilen (azap) yakın mı, yoksa Rabbim onun için bir süre mi belirlemiştir, bilemiyorum?»
26- O, gaybı bilendir. Kendi gaybına hiç kimseyi egemen kılmaz.
27- Ancak elçileri içinde razı olduğu başka. Çünkü O, bunun (elçinin) önüne ve arkasına gözcüler koyar.
(Burada gözcülerden kasıt meleklerdir. Yani, Allah (c.c) vahiy vasıtasıyla gayb ilmini Resulullah’a gönderdiği zaman tam olarak Resul’e ulaşması ve kimsenin ona dokunmaması için her taraftan melekler onu muhafaza altına alırlar.)
28- Rablerinin gönderdiklerini hakkıyla ulaştırmış olduklarını, onlarda bulunan her şeyi kuşattığını ve her şeyi bir bir saymış olduğunu bilsin diye (peygamberlere gözcüler tayin etmiştir).