Esma'ül Hüsna ile ilgili en detaylı bilgi kaynağı…
Sureyi Dinle[Surenin yüklenmesi için lütfen bir kaç saniye bekleyin.]
Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla
1- Nûn. Kaleme ve (yazarların) satır satır yazdıklarına andolsun.
2- Ki sen, Rabbinin nimeti sayesinde cinlenmiş değilsin.
3- Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır.
4- Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlâk üzerindesin.
5- Artık yakında göreceksin ve onlar da görmüş olacaklar.
6- Sizden hanginiz cinlenip çıldırmış?
7- Elbette senin Rabbin, kimin kendi yolundan saptığını daha iyi bilendir ve kimin hidayete erdiğini de daha iyi bilendir.
8- O halde yalanlayanlara itaat etme.
9- Onlar, senin kendilerine yaranıp onlarla uzlaşmanı arzu ettiler; o zaman onlar da sana yaranıp uzlaşacaklardı.
10- İtaat etme yemin edip duran aşağılık kimseye.
11- Alabildiğine ayıplayıp kötüleyene, söz getirip götürene
12- Hayrı engelleyene, saldırgana, olabildiğince günahkâra
13- Kabaya, sonra da soysuza
14- Mal (servet) ve çocuklar sahibi oldu diye.
15- Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman, «(Bunlar) Eskilerin uydurma masallarıdır» diyene (sakın uyma).
16- Yakında biz onun hortumu (burnu) üzerine damga vuracağız.
17- Şüphesiz biz o bağ sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bağı) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.
18- («Allah izin verirse» diye) Bir istisna da yapmıyorlardı.
19- Derken, onlar uyuyorlarken Rabbin tarafından dolaşıp gelen bir bela onun üstünü sarıp kuşatıverdi.
20- Sonunda (bağ) devşirilmişe dönüverdi.
21- Nihayet sabah vakti birbirlerine seslendiler.
22- «Eğer ürününüzü devşirecekseniz erkence kalkın çıkın.»
23- Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp gittiler.
24- «Bugün sakın aranıza bir miskin sokulmasın.»
25- (Azabı değil, sadece yoksulları) Engellemeye güç yetirenler olarak erkenden gittiler.
26- Ama onu görünce, «Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmış olmalıyız» dediler.
27- «Hayır, biz (her şeyden) yoksun bırakılmış olduk.»
28- (İçlerinde) Ilımlı olanı, «Ben size, «Neden Rabbinizi tesbih etmiyorsunuz?» diye söylemedim mi?» dedi.
29- Dediler ki: «Rabbimiz münezzehtir, gerçekten bizler zalim olanlarmışız.»
30- Ardından birbirine yönelerek kendilerini kınamaya başladılar.
31- «Yazıklar bize, gerçekten bizler azgınmışız» dediler.
32- «Belki Rabbimiz, onun yerine ondan daha hayırlısını verir; şüphesiz biz, yalnızca Rabbimize rağbet eden kimseleriz.»
33- İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise, muhakkak çok daha büyüktür; onlar bir bilseler!
34- Şüphe yok, takva sahibi olanlar için Rableri katında nimetlerle donatılmış cennetler vardır.
35- Öyleyse Müslümanları, suçlu günahkârlar gibi (eşit) kılar mıyız?
36- Size ne oluyor? Siz nasıl hüküm veriyorsunuz?
37- Yoksa sizin (elinizde) ders okumakta olduğunuz bir kitap mı var?
38- Onda, «Beğendiğiniz her şey sizindir» (diye mi yazılı?).
39- Yoksa «Neye hükmederseniz o yerine getirilir» diye, kıyamete kadar geçerli olacak, size yeminle verilmiş sözümüz mü var?
40- Onlara sor: «Onlardan hangisi bunun (Müslümanlar ile suçluların eşitliğini gerçekleştirmenin) sorumluluğunu üstlenecek?»
41- Yoksa onların ortakları mı var? O halde eğer doğru sözlü kimselerse, ortaklarını da getirsinler.
42- İşlerin son derece güçleşip paçaların tutuşacağı ve onların secdeye çağrılacakları gün, artık güç yetiremezler.
43- Gözleri yerde, kendilerini de bir zillet sarıp kuşatır. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi.
44- Artık bu sözü yalan sayanı sen bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız.
45- Ben, onlara süre tanıyorum. Hiç şüphesiz benim düzenim (tedbirim) sapasağlamdır.
46- Yoksa sen, onlardan bir ücret mi istiyorsun da onlar, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altında kalmışlar?
47- Yoksa gayb onların yanlarında da (gerekli hükümleri ondan alıp) yazıyorlar (ve sana da bir ihtiyaçları yok).
48- Şimdi sen, Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma. Hani o, içi hüzün dolu olarak (Rabbine) çağrıda bulunmuştu.
49- Eğer Rabbinden bir nimet ona ulaşıp yetişmeseydi, mutlaka kendisi yerilmiş bir durumda (karaya) atılmış olacaktı.
50- Fakat Rabbi onu seçti ve onu salih olanlardan kıldı.
51- Doğrusu küfre sapanlar zikri (Kur’an’ı) dinlediklerinde neredeyse seni gözleriyle yıkıp devireceklerdi. «O delidir» diyorlardı.
52- Oysa o (Kur’an), âlemlere bir zikirden (hatırlatmadan) başka bir şey değildir.