Esma'ül Hüsna ile ilgili en detaylı bilgi kaynağı…
Sureyi Dinle[Surenin yüklenmesi için lütfen bir kaç saniye bekleyin.]
Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla
1- Yaklaştı kıyamet ve yarıldı ay.
2- Onlar bir ayet (mucize) görseler, sırt çevirirler de «(Bu,) Süregelen bir büyüdür» derler.
3- Yalanladılar ve kendi nevalarına uydular; hâlbuki her işin ulaşacağı bir yer vardır.
4- Şüphesiz onlara, (günahtan) caydırıp vazgeçirtecek nice haberler geldi.
5- (Kur’an) Mükemmel bir hikmettir. Ama uyarılar yarar sağlamıyor.
6- Öyleyse sen onlardan yüz çevir; çağıranın görülmemiş bir şeye (hesaba) çağırdığı günü (an)!
7- Başlar öne eğik, sanki etrafa serpiştirilen çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar.
8- Boyunlarını çağırana doğru uzatmış olarak koşarlarken. Küfre sapanlar, «Bu, çok zorlu bir gün» derler.
9- Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı. Böylece kulumuzu (Nuh’u) yalanladılar ve «Delidir, aklı engellenmiştir» dediler.
10- Sonunda Rabbine dua etti: «Gerçekten ben, yenik düşmüş durumdayım. Artık sen intikam al.»
11- Biz de bardaktan boşanırcasına akan bir su ile göğün kapılarını açtık.
12- Yeri de coşkun kaynaklar halinde fışkırttık. Derken su, takdir edilmiş bir iş üzere (hükmümüzü gerçekleştirmek üzere) birleşti.
13- Ve onu da tahtalar ve çiviler (ile inşa edilmiş gemi) üzerinde taşıdık.
14- İnkâr edilmiş olana (Nuh’a) bir mükâfat olarak, gözlerimiz önünde akıp gitmekteydi.
15- Şüphesiz biz bunu bir ayet olarak bıraktık. Fakat hatırlayıp kendine gelen var mı?
16- Şu halde benim azabım ve uyarıp korkutmam nasılmış, ha?
17- Şüphesiz biz Kur’an’ı, hatırlatma olsun diye kolaylaştırdık. Fakat hatırlayıp kendine gelen var mı?
18- Ad (kavmi) de yalanladı. O halde benim azabım ve uyarıp korkutmam nasılmış, ha?
19- Biz, o uğursuz (felâket dolu ve azabı yedi gün yedi gece) ardı arkası kesilmeyen bir günde, üzerlerine kasıp kavurucu bir kasırga gönderdik.
20- Sanki kökünden sökülüp atılmış hurma kütükleriymiş gibi insanları söküp atıyordu.
21- Şu halde benim azabım ve uyarıp korkutmam nasılmış, ha?
22- Şüphesiz biz Kur’an’ı hatırlatma olsun diye kolaylaştırdık. Fakat hatırlayıp kendine gelen var mı?
23- Semud (kavmi) de uyarıları yalanladı.
24- Dediler ki: «Bizden biri olan bir beşere mi uyacağız? Bu durumda gerçekten biz bir şaşkınlık (sapıklık) ve çılgınlık içinde kalmış oluruz.»
25- «Zikr (vahiy) içimizden ona mı bırakıldı? Hayır, o, çok yalan söyleyen kendini beğenmiş bir şımarıktır.»
26- Onlar yarın, kimin çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarık olduğunu bilip öğreneceklerdir.
27- Şüphesiz biz, bir fitne (imtihan ve deneme konusu) olarak o dişi deveyi kendilerine gönderenleriz. Şu halde sen onları gözleyip bekle ve sabret.
28- Ve onlara, suyun kendi aralarında kesin olarak paylaştırıldığını haber ver. Her su payı (sahibine) hazır kılınmıştır.
29- Derken arkadaşlarını çağırdılar, o da bıçağını kapıp hayvanı ayağından biçerek yere devirdi.
30- Şu halde benim azabım ve uyarıp korkutmam nasılmış, ha?
31- Çünkü biz onların üzerine bir tek çığlık gönderiverdik. Böylece onlar, ağılcının topladığı kurumuş çalı çırpı gibi kırılıp dökülüverdiler.
32- Şüphesiz biz Kur’an’ı bir hatırlatma olsun diye kolaylaştırdık. Fakat hatırlayıp kendine gelen var mı?
33- Lût kavmi de uyarıları yalanladı.
34- Biz de onların üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Lût ailesi (bu azaptan ayrı tutuldu), onları seher vakti kurtardık.
35- Tarafımızdan bir nimet olarak (kurtardık). İşte biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz.
36- Oysa (Lut) şüphesiz zorlu yakalamamıza karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar, bu uyanları kuşkuyla karşıladılar.
37- Şüphesiz onlar, onun konuklarından da murat almak için baskı yaptılar. Biz de onların gözlerini silip kör ettik. «İşte azabımı ve uyarıp korkutmamı tadın.»
38- Şüphesiz onları bir sabah vakti erkenden, önü alınmaz bir azap yakalayıp bastırıverdi.
39- Şimdi azabımı ve uyarıp korkutmamı tadın.
40- Şüphesiz biz Kur’an’ı hatırlatma olsun diye kolaylaştırdık. Fakat hatırlayıp kendine gelen var mı?
41- Şüphesiz Firavun ailesine de uyarılar geldi.
42- Onlar bizim ayetlerimizin tümünü yalanladılar. Biz de onları üstün ve güçlü olanın yakalama tarzıyla yakalayıverdik.
43- Sizin kâfirleriniz onlardan daha mı iyidir? Yoksa sizin için kitaplarda bir kurtuluş belgesi mi var?
44- Yoksa onlar, «Biz, birbiriyle yardımlaşıp öcünü alan bir toplumuz» mu diyorlar?
45- Yakında o toplum bozguna uğratılacak ve onlar arkalarım dönüp kaçacaklardır.
46- Daha doğrusu onlara vaat edilen (asıl azap) kıyamettir. O kıyamet, daha korkunç bir bela ve daha acıdır.
47- Hiç şüphesiz suçlu günahkâr olanlar, bir şaşkınlık ve bir çılgın ateş içindedirler.
48- Ateşin içinde yüzükoyun sürüklenecekleri gün, kavurucu Cehennemin dokunuşunu tadın (denir).»
49- Hiç şüphesiz, biz her şeyi bir ölçü ile yarattık.
50- Bizim emrimiz, bir göz kırpması gibi yalnızca bir keredir.
51- Şüphesiz biz sizin benzerlerinizi yıkıma uğrattık. Fakat hatırlayıp kendine gelen var mı?
52- Onların işlemiş oldukları her şey defterlerdedir.
53- Küçük, büyük her şey satır satır yazılıdır.
54- Hiç şüphesiz takva sahipleri, cennetler ve nehirler içindedirler.
55- Doğruluk makamında, güçlü bir hükümdarın katındadırlar.