Esma'ül Hüsna ile ilgili en detaylı bilgi kaynağı…
Sureyi Dinle [Surenin yüklenmesi için lütfen bir kaç saniye bekleyin.]
Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla
1- Gerçekten Allah, eşi konusunda seninle tartışan ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü işitti. Allah, aranızda geçen konuşmaları işitiyordu. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir.
2- Sizden kadınlarına ziharda bulunanlar (bilsinler ki kadınları) onların anneleri değildir. Anneleri, yalnızca kendilerini doğuranlardır. Şüphesiz onlar, çirkin ve yalan söz söylemektedirler. Gerçekten Allah, çok affeden, çok bağışlayandır.
(«Zihâr», sırt anlamına gelen «zahr» kelimesinden türetilen bir kelimedir. Anlamı, «sırtlaşma, sırtını sırtına benzetme» demektir. Terim olarak erkeğin, karısına, «Sen bana anamın sırtı gibisin» diyerek, onun kendine haram olduğunu, yani onu boşadığım bildirmesi demektir. Cahil iye t devrinde erkekler eşlerini bu yolla da boşarlardı ve bu, dönüşü olmayan bir boşama türü olduğundan, bununla kadınları mağdur etmiş oluyorlardı. İslâm bunu kaldırdı ve eşini «zihâr» yoluyla boşamayı, dönüşü olmayan bir boşama olmaktan çıkardı.)
3- Kadınlarına ziharda bulunanlar, sonra da söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdar olandır.
4- Ancak bunu bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir), buna da güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah’a ve O’nun Resulüne (kesin bir şekilde) iman etmeniz içindir. Bunlar, Allah’ın sınırlandır. Küfre sapanlar içinse acı bir azap vardır.
5- Gerçekten Allah’a ve Resulüne karşı baş-kaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır. Oysa biz apaçık ayetler indirdik. Küfre sapanlar için küçültücü bir azap vardır.
6- Allah, onların hepsini dirilteceği gün, onlara neler yapmakta olduklarını haber verecektir. Allah, onları (yaptıklarıyla bir bir) saymıştır, onlar ise onu unutmuşlardır. Allah, her şeye şahit olandır.
7- Allah’ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip) Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O’dur; beşin altıncısı da mutlaka O’dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yapmakta olduklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Hiç şüphe yok Allah, her şeyi bilendir.
8- Gizli konuşmaktan men edilip de sonra men edildikleri şeye dönenleri ve günah, düşmanlık ve peygambere karşı gelmeyi (aralarında) fısıldaşmakta olanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah’ın selâmlamadığı biçimde selâmlıyorlar ve kendi kendilerine, «Söylemekte olduklarımız dolayısıyla Allah bize azap etse ya!» diyorlar. Onlara cehennem yeter, oraya gireceklerdir. Evet, o pek de kötü bir gidiş yeridir.
(Birçok rivayette anlatıldığı gibi bu, Yahudi ve münafıkların ortak tavrı idi. Onlar Hz. Peygamber’in (s.a.a) yanına geldiklerinde «es-Samu aleyke (Ölüm olsun üzerine) Ya Ebe’l Kasım» diyorlar ve böylelikle «es-Selâmu aleyke»nin telaffuzunu bozarak bunu işiten kimselerin kendilerinin selam verdiğini zannetmelerine neden oluyorlardı.)
9- Ey iman edenler, kendi aranızda gizli konuşmalarda bulunacağınız zaman, bundan böyle günah, düşmanlık ve peygambere karşı isyanı fısıldaşıp konuşmayın; iyiliği ve takvayı konuşun ve kendi huzurunda toplanacağınız Allah’tan sakınıp korkun.
10- Şüphesiz gizli konuşmalar iman etmekte olanları üzüntüye düşürmek için ancak şeytandandır. Oysa Allah’ın izni olmaksızın o (şeytan), onlara hiç bir şeyle zarar verecek değildir. O halde müminler, yalnızca Allah’a tevekkül etsinler.
11- Ey iman edenler! Size meclislerde, «Yer açın» dendiği zaman, siz de yer açın da Allah da size genişlik versin. Size, «Kalkın» denildiği zaman da kalkın da Allah, sizden iman etmekte olanları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah, yapmakta olduklarınızı haber alandır.
12- Ey iman edenler! Peygambere gizli bir şey arz edeceğiniz zaman, gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet (buna imkân) bulamazsanız, artık şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
(Hz. Peygamber (s.a.a) kendisiyle özel görüşmek isteyen hiç kimseyi geri çevirmezdi. Bu yüzden de dileyen gelir, kendisiyle özel görüşme talebinde bulunurdu. Hatta kendisine, özel görüşmeye değmeyecek şeyler sorarlardı. Üstelik o günler tüm Arabistan’ın Medine’ye karşı savaş durumunda olduğu bir dönemdi. Bazen biri gelerek, Hz. Peygamber’e (s.a.a) fısıltılı bir şekilde konuşur ve bu konuşmanın hemen ardından şeytan, «Bu adam filan kabilenin hücum edeceği haberini getirmiş» şeklinde Müslümanlar arasına dedikodular yayardı. Böylece Medine’nin her tarafında asılsız haberler dolaşmaya başlamıştı. Öte yandan münafıklar bu hadiseleri fitne çıkarmak için istismar ederken, «Muhammed duyduğu her şeye inanır» diyorlardı, işte bu nedenlerden ötürü, Allah Teâlâ, bu ayeti indirerek, gizli konuşmadan önce sadaka verilmesini emretti.)
13- Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermenizden ürküntü mü duydunuz (da yapmadınız). Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre, artık namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a ve O’nun Resulüne itaat edin. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdar olandır.
14- Allah’ın kendilerine karşı gazaplandığı bir kavmi veli edinmekte olanları görmedin mi? Onlar, ne sizdendirler, ne de onlardan. Kendileri de (açıkça gerçeği) bildikleri halde, yalan üzere yemin etmektedirler.
15- Allah, onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. Doğrusu onların yapmakta oldukları pek de kötüdür.
16- Onlar, yeminlerini bir siper edindiler, böylece Allah’ın yolundan alıkoydular. Artık onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
17- Ne malları, ne çocukları onlara Allah’a karşı hiç bir şeyle bir yarar sağlayamaz. Onlar, ateş ehlidir, içinde ebedi olarak kalıcıdırlar.
18- Onların tümünü Allah’ın dirilteceği gün, sizlere yemin ettikleri gibi O’na da yemin ederler ve kendilerinin bir şey üzerinde olduklarını sanırlar. Dikkat edin; gerçekten onlar yalan söyleyenlerin ta kendileridir.
19- Şeytan onları sarıp kuşatmıştır da onlara Allah’ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın taraftarlarıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın taraftarları, hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
20- Allah’a ve Resulüne karşı başkaldıranlar (var ya), işte onlar, kesinlikle en çok zillete düşenler arasında olanlardır.
21- Allah, Şüphesiz ben galip geleceğim ve peygamberlerim de diye yazmıştır. Doğrusu Allah kuvvetlidir, güçlüdür.
22- Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kavmin; babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa, Allah’a ve Peygamberine düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah’ın taraftarlarıdır. Muhakkak başarıya ulaşacak olanlar, Allah’ın taraftarlarıdır.