El – Cebbar

cebbar

EL-CEBBÂR: Emrine karşı konulmayan, mahlukâtı mecbur eden; ne isterse istediğini zorla da olsa yaptıran; gücü ve kuvveti sınır tanımayan, hiç mağlup olmayan demektir. Eksikleri tamamlayan, kırıkları tamir eden anlamlarına da gelir.

“O Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. Melik’tir; Kuddûs’tur; Selam’dır; Mü’min’dir; Müheymin’dir; Aziz’dir; her şeye galiptir. Cebbar’dır; kulların hallerini ve ihtiyaçlarını düzeltendir, varlığı çok yücedir. Mütekebbir’dir. Allah, (müşriklerin) kendisine ortak koştuklarından çok yücedir.” (Haşir Suresi, 23)

İnsanlar bu dünyada imtihandadır. Bu imtihanın ana unsurlarından biri de ondaki benlik ve enaniyet duygusudur. İnsanı hayatını koruması, kendisine ait olan namus iffet ilim iktidar gibi şeylere sahip çıkması için verilen bu husus da maalesef bazen yanlış kullanılarak insanı, Allah karşısında minnetsiz gösterip, iman ve ibadetten yoksun bırakıyor ve kibre düşürüyor. Bu husus, varlığı ve hayatının devamı Allah’a ait olan ve en sonunda gidip varacağı yer de yine Onun huzuru olan insan için çok tehlikelidir. Bundan dolayıdır ki, Rasülullah Efendimiz; “Sizin için en çok korktuğum şey gizli şirktir”demiştir. Bunu söylemesinin altında yatan husus da kibirdir yani büyüklenmedir. “Gizli şirk nedir ya Rasûlallâh?” sorusuna ise yine Efendimiz “riyadır” buyurmuştur.

Riyanın kelime anlamı “gösteriş” olsa bile, bunun altında yatan duygu da büyüklenme, mağrurluk, gururlanma, sahiplenmedir. Başka bir deyişle, yapmadıklarıyla övünme, yaptıklarının reklamını yapma, kendine ait olamayan şeyleri sahiplenmedir. Bu da benlik duygusunu kabartma ve okşamadan başka bir şey değildir. Buna hakkımız var mı peki? Elbette yoktur!

Bir de şu ayete bakın ki, ne kadar ilginçtir ve tüyler ürperticidir:

“Allah adına yalan uydurandan yahut kendisine hiçbir şey vahyedilmediği halde “Bana da vahyolun-du” diyenden, bir de, “Allah’ın indirdiği ayetler gibi ben de indiririm” diye iddia edenden daha zalim kimse olabilir mi? Ölümün şiddetleri içinde kıvranırken, ölüm meleklerinin de yakalarına yapışıp kendilerine: “Haydi, derhal ruhlarınızı çıkarıp teslim edin! Bugün zillet azabıyla cezalanacaksınız; çünkü Allah hakkında gerçek dışı şeyler söylüyordunuz ve çünkü kibirlenerek O’nun ayetlerinden yüz çeviriyordunuz!” diye haykırdıkları sırada sen o zalimlerin halini bir görsen!”(Enam, 6:93)

Allah’a karşı büyüklenmek, insanın felaketini hazırlar. Çünkü Rasülullah Efendimiz bizi bu konuda oldukça sert bir şekilde uyarmıştır. İbnu Mes’ûd (r.a)’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte bu uyarı anlatılıyor:

“Resûlullah (s.a.v): “Kalbinde zerre miktar kibir bulunan kimse asla cennete girmeyecektir!” buyurmuştu. Bir adam: “Kişi elbisesinin güzel olmasını, ayakkabısının güzel olmasını sever!”dedi. Aleyhissalâtu vesselâm da:

“Allah Teâlâ güzeldir, güzelliği sever! Kibir ise hakkın iptali/insanların tahkiridir” buyurdular.”

Bir diğer rivayette: “Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunan bir kimse cehenneme girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse de cennete girmez,”[Müslim, İman 147; Ebu Dâvud, Edeb 29. (4091); Tirmizi, Birr 61, (1999).]

Bu ne demektir? Kibrin imanı yuttuğu ve yakıp yok ettiği anlamına gelir. Bir hadisi şerifte de bu yönde uyarı var:

Amr İbnu Şuayb (r.a) anlatıyor: “Resülullah (s.a.v) buyurdular ki:

“Kıyamet günü, mütekebbirler, küçük karıncalar gibi haşrolunurlar. Onları her yönden zillet bürümüştür. Cehennemde Bûles denen bir hapishaneye sevk edilirler Ateşlerin ateşi onları bürür. Cehennem ehlinin İrinleri kendilerine içecek olarak verilir. Bu içeceğe tînetu’l-habâl denir.” [Tirmizi, Kıyamet 48, (2494).]

Kibirlenme ve büyüklenme hakkı sadece Allah’a mahsustur. Çünkü yaratan ve yaşatan o’dur. Eğer insan da bu özelliğe sahip olsaydı onun da hakkı olurdu. Oysa insan, başta kendisini yaratan Allah olduğu için hiçbir zaman bu hakka sahip olamayacaktır.

Hak Teâla’nın bu güzel adı da azametlidir. El Cebbar adı Cenabı Allah’ın en yüce adlarından biridir. Bu adı daima diline teşbih eden kimse, her kötülükten uzak bulunur ve kimseye de zor kullanmaz. Bu ad kişileri başkasına zorluk çıkarmaktan alıkor.

Bu adı devlet büyükleri kullanırlarsa, halka adaletsizlik yapmazlar. Diğer devletlere karşı da saldırgan olmazlar.

Bu adın meleğinin adı (sıdıkayail)dir. Çok güçlü bir melektir. Emri altında dört komutan meleği ve her birinin de ayrıca 206 melaikesi vardır. Bu 206 melek de yine 206 şar meleğe komuta ederler.

(Sıdıkayail) (a.s.)’m bütün melekleri Allah (c.c.) arşının yakı­nında bulunmaktadırlar.

El Cebbar adını süresiz anan kimseye, bu adın hizmet meleği iner, o kimsenin dileğini yerine getirir. Böyle bir mutluluğa eri­şen kimse, dünya ve ahiret nimetlerine kavuşmuş olur.

Duanın okunuşu da şöyledir:

“Ya Cebbar Entelezi tecbürül kesir ve tentekimü min külli kebir, kudretüke nafizetün fi cemiil cebabira ve izzetüke li def i dalaül mütekasira, Ente Rabbül Ahira, Cebbar ve mü’nisül Esrar ve bar el sığar vel kibar ve müslihü ümurül halaiku ve mu-zhirü sırrül hakaiku ve samiül rakaiku vel dekaik. Es’elüke ya Cabirü küllü kesir ve nasirül Evliyai bila vezir ve rafiü küllü sağir ve hakir, bisırrı ma evda’tehü fi cebeli rahmetike min celili kuvvetike ve azimi mağfiretike ve mevadi mübahbetike, en tec alni mütevekkilen aleyke fi cemii ümuri nazirün ileyke fi cemii bevatınü ef ali ve akvali vec’al zimam bi yedike ve islami aleyke velticai ve maazi leyke ya men azze cenabehü anil feh-mi vel idrak ve teala kibriyaehü alel itlakı ve imsak. Es’elüke zevaide fazlüke ve fevaide tevatürü niamike en terzukani seadete küllü saidin fi daril süruri ve cennibni şekavete küllü şakıyün fi daril gurur ve hassısni bi şehadetül şühedai ve külli şehidin inde inbisat nevarüke yevmel vaid. İnneke Entellahü El Rahmanil Rahim, mükarribü küllü baidin ve ente akrabü ileyhi min hablil verid…”

Cebbar adı ile Hak Teâlâ’yı anan kimseler, başkalarına baktıkları zaman, onlara heybetli ve vakarlı görünür. Bu güç onlara bakacak olanlara o denli etki yapar ki, adeta korkup titrerler.

Bu ilahi adın şekilde görülen dörtlü bir vıfkı vardır. Bu vıfkı gizli bir işinde kullanmak isteyen bir kimse, Merih yıldızının göründüğü şerefli bir vakitte yazıp hazırlamalıdır.

(Abdülkadir ve Musa) adlarındaki kimseler bu adın yüceliğinden yararlanırlar. Bu adın söz kıymeti 288, sayı kıymeti de 206’dır. Bunun birincisi çift, ikincisi tek olarak eksiktir. Sebebi sayılarının çarpımından ileri gelir. Parça kısımları 266’dır. Elif ve çift lam harfleri ile başlayan Allah kelimesi ilahi (El Sadık) adının bir işaretidir.

Söylendiğine göre, padişahlardan biri, akıllığı ve hazır cevaplılığı ile tanınan bir vezirine sorar;

-Söyle bakalım! Cenabı Hak şu muzır haşaratı neden yaratmıştır?

Vezir şu cevabı verir;

-Sayın Efendimiz! Allah Teâlâ bu haşaratı onlara hadlerini bildirmek için halk etmiştir.

Çünkü bu hayvanlar onların durmadan şurasına burasına konar, onları bizar ederler. Bu hayvanlardan rahatsız olmayan yalnız Peygamber (sav) Efendimizdir. Cebbar adını sürekli anan bir kimse, bu adı ayrıca Bakır bir levha üzerine kazıtarak, üzerinde taşır ve bununla zalim bir kimsenin evine girerse, o kimsenin evi dağılır, harap olur.

Cebbar adının vıfkı, genellikle bir toplumu yöneten devlet başkanlık için çok yararlıdır. Çünkü bu vıfkı üzerinde bulunduran 3İr kimse, çevresine korku ve emniyet saçar.

Adı (Cebbar) olan kimseler, kendi adı ile birlikte (Zülcelal vel ikram) adlarını da bir kâğıda yazıp, başının ön cephesinde aşırsa, o kimse, etrafındaki insanlar tarafından sevilir ve saygı görür. Bu adın harf sayısı 3067’dir. Bu sayı Hak Teala’nın zahir-batıni adlarının bir işaretidir.

El Cebbar isminin Ebced değeri (206); Zikir saati Merih, Salı’dır.

Salı günü Merih saati, sabah güneş doğarken ve ikindi namazı sonrasıdır. Gece okumaları için de tam gece yarısıdır.

  1. EL-CEBBAR ismi daha çok, zâlimler, münafıklar ve yalancılar üzerine okunur. Okuyan kimsenin ihlas ve samimiyeti ve karşı tarafın hak etmesi ölçüsünde, bunlardan her biri bir derde yakalanır, kendi başlarının derdine düşerler ve zarar verdikleri insanlarla uğraşmaya vakit bulamazlar.
  2. Bir kimsenin konuşmaması için de, bu ismin okunmasına ve tertibine yani miktarına ve saatine göre okunmasına başvurulur. Bu yola başvurmak isteyen kimse, son derece ciddi ve samimi olmalıdır. Çünkü bu ismin ağırlığı ve kahrediciliği kişinin kendisine de dokunabilir.
  3. Bu ismi vird edinen kimsenin emir ve isteklerine karşı koyulmaz. Her dileğini her yerde herkese rahatça yaptırabilir. Sözü dinlenen, sevilen ve sayılan, yardım edilen ve yardım istenen, umulan, ümit edilen bir kimse haline gelir.
  4. Eğer bu ismi bir doktor veya benzer bir sağlıkçı kendisine vird edinse, tedavi ettiği hastalar üzerinde daha çabuk neticeye ulaşır ve harika neticelere ulaşır.
  5. Bir zalim veya zorbanın kahrına, zulmüne uğrayıp ondan zarar gören kimse veya kimseler, zalimin kendisinden el çekmesi veya kahrı niyetiyle bir defa da bir veya birkaç kişi olarak büyük ebcede göre yani 206 x 206 şeklinde elde edilen 42436 defa “YÂ CEBBAR” İsm-i şerifini okusa, yüce Allah, o zorba ve zalimi perişan eder ve zulmünden kısa zamanda vazgeçirtip mazlumun hakkını teslim eder.

Belirtilen miktarda okunan “YÂ CEBBAR” Esmalarından sonra 41 defa da Haşir suresinin 22. ayeti olan;

“Hüv’allahü’llezi lâ ilâhe illâ hû. Âlimu’l-ğaybi ve’ş-şehâdeh. Hüve’r-rahmânu’r-rahîm: O, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan Allah’tır. Gaybı da, görünen âlemi de bilendir. O, Rahmân’dır, Rahimdir”ayeti okunmalıdır.

6. Bu ismi, 40 gün, 211 defa okumaya devam eden kimse, zulme maruz kalsa ya da hapis veya esir olsa kurtulur. Her dileği yerine gelir.

Diğer Esmaül Hüsna Açıklamaları

El – Cami

El – Celil

error: emeğe saygı lütfen !!