İsmini, birinci âyetinde geçen ve “açık delil, kesin belge” mânasına gelen اَلْبَيِّنَةُ (beyyine) kelimesinden alır.
Sure 8 âyettir.
اَلْقَيِّمَةُ (Kayyime), اَلْبَرِيَّةُ (Beriyye), الإنفكاك (İnfıkâk) gibi isimleri de vardır.
Peygamberimiz (s.a.s.) bu sûreyi لَمْ يَكُنِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا (Lem yekünillezîne keferû) olarak da isimlendirmiştir. (bk. Buhârî, Tefsir 98)
Surenin esas konusu, insanları dine davette “peygamber gönderme”nin önemini açıklamaktır.
Çünkü ister Ehl-i kitap ister müşrik olsun, sünnetullâh icâbı insanları düştükleri küfür durumundan kurtarmak ancak peygamber göndermekle mümkün olabilmektedir.
Peygamber, kendisine en güvenilir yollarla vahyedilen Allah’ın kitabını insanlara doğru bir şekilde açıklar.
Getirdiği kitap tertemizdir.
Ona bâtıl hiçbir şeyin karışması mümkün değildir.
O en doğru, en kıymetli ve ebediyen geçerli olacak hükümler ihtiva eder.
Peygamber, bu ebedi ve değerli bilgileri tebliğ ederek insanları Allah’a çağırır.
İster Ehl-i kitap ister müşrik olsun, ister hangi bâtıl din ve inanca bağlı bulunursa bulunsun, kurtulmak için o Peygamber’e inanmaları şarttır.
Ona inanmayanlar, yaratıkların en kötüleri olup, ebedi cehennemde kalacaklardır.
Ona inananlar ise yaratıkların en hayırlıları olup, ebedi cennetle mükâfatlandırılacaklardır.
Tüm Sureyi Dinle
[Surenin yüklenmesi için lütfen bir kaç saniye bekleyin.]
Ve mâ umirû illâ li ya’budûllâhe muhlisîne lehud dîne hunefâe ve yukîmûs salâte ve yu’tûz zekâte ve zâlike dînul kayyimeh(kayyimeti).
Halbuki onlara da ancak, taat ve ibâdeti yalnızca Allah’a has kılıp sadece O’nun rızâsını hedef alarak, bâtıl dinleri terk edip dupduru bir tevhid inancı içinde sadece Allah’a kulluk etmeleri, namazı dosdoğru kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte sağlam, dosdoğru ve kıyâmete kadar bâkî kalacak din budur!
Cezâuhum inde rabbihim cennâtu adnin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), radıyallâhu anhum ve radû anh(anhu), zâlike li men haşiye rabbeh(rabbehu).
Onların Rableri katındaki mükâfatları, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları sonsuz nimet ve mutluluk diyârı olan Adn cennetleridir. Allah onlardan râzı olmuştur, onlar da Allah’tan. Bu mükâfat, Rabbinden korkup kapleri O’nun saygısıyla ürperenler içindir.